Jang Na Ra (Ha Neul) Yetenekli bir sanatçıdır ama yeteneğinin fazla üstüne gitmez. Hyeon Jyu Ni (Bada) Ailesi tarafından terkedilmiştir. Yu Ah In (Jin Kyu) ise ailesini genç yaşta kaybetmiştir ve şimdide pizza teslimatı yapmaktadır. Müzik, dostluk ve sevgi bu üç kişiyi birlikte hayata bağlar.

4 ay içinde kadınların öldürüldüğü 4 seri cinayet şehri ayaklandırmıştır. Polis Jae-shin (Seon-gyun Lee) muhtemel katillerin peşindedir. Polisin okul arkadaşı Gyeong-ju (Man-seok Oh) bir yazardır ve yaşanan olayları romanında kullanır. Bu aşırı merakına o kadar kapılır ki, birgün evini elinden almak isteyen ev sahibini boğarak öldürür. Ardından Gyeong-ju genç bir dükkan sahibinden cinayeti bildiğine dair bir mesaj alır. Gyeong-ju ve dükkan sahibinin ortak bir geçmişleri vardır ve polis Jae-shin'in araştırdığı cinayetten sorumlu olabilirler...

Zalimliğimiz ve para hırsımız yüzünden birbirimize inancımızı kaybetmiş olabilir miyiz? Tamamımız aslında Tanrı'nın merhametini mi bekliyoruz? Tefeciler adına çalışan zalim bir adam, patronlarının alacaklarını her ne yöntemle olursa olsun toplamaya alışmıştır. Ailesi veya dert edeceği sevdikleri olmadığı gibi işini sınırsız kötülükle yapabilme yolunda ne korkusu ne de tereddüdü vardır. Bir gün karşısına bir hanım çıkar ve annesi bulunduğunu iddia ederek yıllar önce onu terkettiği için özür diler. Adam başta hanıma inanmaz; herhangi bir anne hatırası yoktur. Ama kadına bağlandıkça onun korkunç bir sır sakladığını anlar. Kore'de şiddet sahneleri yüzünden şimdiden büyük tartışma yaratan Acı, ilk gösterimini Eylül'de Venedik Film Festivali'nde gerçekleştirmiş oldu.

Genç bir kızın (Lee Re) babası batkı eder. Kızın ailesi evlerini kaybeder ve yaşamak için bir bölgeleri yoktur.Bigün kız, bir el duyuruında, kayıp bir köpek için 500 $ödül kötulduğunu görür. Sonra kız zenginlerde para alabilmek için köpekleri bulmaya çalışır.

Marazlı sinemaseverler, bideva romantikler, Woody Allen’vari diyaloglar, bitmek bilmeyen ölçüsüz içki âlemleri, sigara ardına sigara... Cenup Kore yeni dalga sinemasının kahramanlarından yönetmen Hong Sang-soo, bu son çalışmasında bizlere gene bir karakter komedyası sunuyor. Filmimizde, genç bir hanımı ve onun ardından ayrılmayan üç çaresiz adamı izliyoruz. Amerika’da beyazperde okumak isteyen Sunhi, Profesör Choi’den kendisi için bir tavsiye mektubu yazmasını rica eder. Bunu başarmak için de, eski sevgilisiyle onun en yakın arkadaşını flört ve ihanetten mürekkep bir keşmekeşin içine çeker. Üç adam olan biteni anlayana dek epey bir zaman geçecektir.

Bir üniversite öğretmeni olan Park Young-sun şans eseri birgün derslikındaki en sevimli öğrencisiyle çok büyük bir müzikal projesi için bir sınavda karşılaşır. Kaygısız bir çapkın olan Park Young-sun In-jeong ile bir dere kenarına giderler ve orada ondan hoşlanılmış olduğunı söyler. Bu süprize çok şaşıran In-jeong dere kenarından birazcık uzaklaşır. Park Young-sun'da In-jeong'un geri dönüşünü beklerken kendisini zalim ve acımasız olan bir grup gencin içinde bulur.

"Bu adam kim ve benden neden bu kadar nefret ediyor?"Karısı ve yeni doğmuş bebeği ile birlikte yaşayan Oh Dae-Su adında basit bir adam, 1988'de bir gün evinin önünden kaçırılır. Uyandığında kendisini minik ve karanlık bir hücrede bulur. Oraya kimler tarafından ve niçin kapatılmış olduğunı bilmeyen adamın dünyayla tek bağlantısı, sadece hücresindeki minik televizyondur. Bir gün haberlerde karısının vahşice öldürüldüğünü duyunca şok geçirir ve olayla bağlantısı olduğu düşünüldüğü için kapatılmış olduğunı anlamış olur.Tam 15 yıl sonra bir gün aniden serbest bırakılan adam, ailesini öldüren kişileri bulmaya ve kendisini oraya kapatanlardan intikam almaya yemin eder.

Doğuştan görme yetisi olmayan genç bir kız ve eskiden boksör olan Chul isimli genç arasında tanıştıkları andan itibaren karşı koyamadıkları bir aşk doğar. Bu aşkta, Jung kalbiyle görmeyi öğrenecek; Chul ise gözleri olmadan onu hissetmeye çalışacaktır.

Bir basın toplantısında, özel bir öneme sahip bir aşçı bıçağı halka tanıtılır. Bıçak, Chosun Hanedanının son Koreli kraliyet aşçısına aittir ve bu bıçakla aşçı krala ve ülkesine bağlılığını sergilemek için kollarını kesmiştir. O dönemin Japon bürokratı aşçının verdiği hükümle derinden etkilenmiş ve bıçakla Japonya'ya dönmüştür. Şimdiyse, oğlu bu değerli bıçağı gerçekten hak eden kişiye iade etmek üzere Kore'ye gelmiş ve bu bıçak için en iyi aşçıyı bulmak amacıyla bir aşçılık yarışması ilan etmiştir. Böylece, kraliyet aşçısının iki çırağının torunları arasındaki bu yazgısal mücadele başlamıştır.

Bayağı bir işçi olan Chang Ka-pil'in kızına, okulun popüler boks yıldızı Tae-wook Kang'ın karaoke barda sarkıtılık edip, tartaklaması ve ailesinin nufuzunu kullanarak bu işten kolayca sıyrılması, Chang Ka-pil'in kızını bile koruyamayan bir baba olduğu gerçeğiyle karşı karşıya getirir.Yaşadığı tranvadan kurtulmak için, elindeki bıçak ile okulun orta yerinde Tae-wook Kang öldürmek isteyen Chang Ka-pil, karşılaştığı Sung-suk yardımıyla 45 gün sonra Tae-wook Kang ile hesaplaşabilecek kadar hazır olacaktır...

Amerika'daki yetenekli bir kızı yetenek yarışmasına sokmaya çalışan bir menejerin hikayesi. o, vize alabilmek için yasadışı bir evlilik yapar ve karısı öldüğünde kadının 6 çocuğuna da bakmak zorunda kalır.

Phil-sung gevşek bir kırsal kesim dedektifidir. Soruşturma sürecinde yaptığı hatalar nedeniyle bürodan uzaklaştırılır. Ki-tae efsanevi bir hapis kaçkınıdır ve acımasız cinayet hücumlarına devam etmektedir. Phil-sung şans eseri Ki-tae'yle karşılaşır, fakat katili yakalayamayacak kadar yavaştır. Bu hatası yüzünden kovulur. Artık Ki-tae'yi ne yapıp edip karakola götürmek, onun için kişisel bir vazife olmuştur.

Neredeyse beş yıldır birlikte olan Joan, William'ın soruyu sormasını bekliyor. Birbirlerini seviyorlar. Beraber yaşıyorlar. Evlilik, eksik olan tek şey. Ama William için vermesi en zor olanı.

11 yaşındaki Jae-soo için hayat hiç de kolay değildir. Babası (Ryoo Seung-yong; Hwang Jin-yi) hem alkol hem kumar bağımlısıdır, ve evde çocuğa bakacak bir kadın konusunda ısrarlıdır -- genellikle barlardan garson kızlar getirmektedir. Hiçbiri uzun süre kalmaz.Bir gün, baba eve 11. hanımını getirir (Kim Hye-soo; Tazza), ve Jae-soo ile aralarında en ufak bir hoşlanma duygusu oluşmaz. Ancak, Jae-soo onu uzaklaştırmaya çalıştıkça, beriki daha çok yaklaşır.Adım adım aralarında güçlü bir bağlılık oluşurken, bu geçici ana oğul birlikteliği için fazla zamanları kalmadığını fark ederler.

6 yaşında küçük bir kızı olan zihinsel engelli Yong-gu, haksız yere suçlu bulunup, en azılı suçluların bir arada bulunduğu 7 numaralı koğuşa konulmuştur. Kızını bu hücreye getirmek istemektedir. 7 numaralı koğuş sakinleride ona yardım etmekte oldukça kararlıdır.

Kasabada bulunan öğretmenler fırsatlarını bulduğunda daha iyi imkanlar için bir şehir merkezlerine gitmekte, bu durum okul müdürünü endişelendirmektedir.Şehre ilk fırsatta gitmek için dilekçesini veren güzel, tez canlı ve sevimli Sınıf Öğretmeni Mi-ok Yeo okula yeni atanan yakışıklı Resim Öretmenini (Sang-choon Kwon) öğretmenler odasında ilk gördüğünde şehre gitme hayallerini erteler.Yakışıklı Resim Öğretmeninin gönlünü çalmak için türlü şirinlikler yapmaktan kendini alamayan Mi-ok Yeo kendi sınıfındaki güzel, hırslı ve zeki öğrencisinin (Mi-nam Ko) Sang-choon Kwon'u yalnız bırakmadığını farkedince önceleri tatlı, sonraları kızışan bir rekabetin içerisinde bulur kendisini...Bütün öğrencilerin aşık olduğu yakışıklı resim öğretmeni Sang-choon Kwon ilgi merkezi olmanın tadını çıkarırken, Mi-ok Yeo ile Mi-nam Ko arasındaki savaşın galibi yine kendileri olacaktır...

Hye-Young, Amsterdam'da yaşayan genç ve güzel bir ressamdır. Şehrin en işlek meydanında insanoğluın resimlerini yaparak ve kendi tablolarını satarak geçimini sağlamaktadır. Park Yi ise, şehirde uluslar arası uyuşturucu trafiğinde önemli rol oynayan Kore mafyasının emrindeki bir kiralık katilidir. Park Yi, bir papatya tarlasında fotoğraf yaparken gördüğü Hye-Young'a aşık olur.. Onun çalıştığı meydanı karşıdan net bir şekilde gören bir daire kiralar ve hergün onu izler. Sadece kendini gösterme cesaretini bulamaz. Bunun yerine hergün saat 4:15'de onun dükkanının önüne bir demet papatya bırakıp, "çiçekler" diye bağırıp ortadan kaybolmaktadır. Bu esrarlı fanatikından hergün aynı saatte çiçekler alan Hye-Young, hiç görmediği bu adama aşık olmuştur.Bir gün, Hye-Young kalabalık meydanda çalışırken, tesadüfen saat 4:15'de elinde bir demet papatya ile karşısına bir adam çıkar. Fakat bu adam, uyuşturucuların peşindeki İnterpol dedektifi Jeong Woo'dur ve o sırada takiptedir. Fakat bunlardan habersiz Hye-Young, bu adamı kendisine hergün çiçekler gönderen, papatya tarlasında karşıya daha rahat geçebilsin diye onun için minik bir köprü meydana getiren katil Park Yi sanar. Dedektif Woo'da Hye-Young'a aşık olmuştur. Fakat Hye-Young için tesadüfler gerçek aşkın yönünü şaşırtmış, biri katil, diğeri polis iki adamı da içinden çıkılması zor bir dönemece sokmuştur...

Okulundan mezun olmuş öğrenci Jung-In ve Hwan-Yoo cennette birbirleriyle eşleşmişlerdir. Kadere bağlı olan ilk karşılaşmaları Hwan Yoo'nun; Jung-In'in cüzdanini tren istasyonunda düşürmesi sonucu onu yerden alıp Jung-In'in binmiş olduğu treni kovalamasıyla olmuştur. İlişkileri başladığında Hwan-Yoo aralarında evlilik bağının olmasını ve deniz aşırı ülkelerde ürünü(mahsulü) altına çevirerek çalışmayı seçmiştir, evlenmişlerdir. Birlikte geçen yaşamları, tamamen söz vermeye bağlı bir evlilik gibi görünmektedir, Hwan- Yoo'nun ölümü ile kısa zamanda bitmiştir. Jun-In yalnız başına Hwan-Yoo olmadan hayatına devam etmiştir. İçinde gitgide artan dayanılmaz yalnızlık başladığında, Jung-In bir mektup alır.

M.Ö. 370, Çin’de Eyaletler birbiriyle savaşmaktaydı. Zhao halkı, Yan halkının üzerine Xiang Yanzhong liderliğinde 100 bin savaşçı gönderdi. Liang, Yan yolunun tam üzerinde bir yerdi. Zhao’nun güçlü ordusuna direnebilme imkânı yoktu ve tampon bölge olarak mutlaka alınacaktı. Hayatta kalabilmeleri için tek şansları savunma ustası olan Mozi savaşçılarından yardım istemekti. Ancak, Liang’ın tehlikenin sınırında dans ettiği haberi Mozi savaşçılarına henüz ulaşmamıştı...

Ibong Adarna'nın irfanına gönderme. Adalet arayan Adriana, hedefini babasını öldüren aileden intikam almaya yemin eder: patrik ve üç oğlu Juan, Diego ve Pedro.

Shim’in ailesi; kendi hayatlarında sıkışıp kalmış, Güney Kore’nin orta halli ailelerinden birini anlatan bir komedidir.Babası yerel bir lisede İngilizce öğretmeni olan Cho Ho-jin’dir. Artık eşi Moon he-kyung’a âşıktır ve değerini bilmemiştir. Üstelik Çizgi roman yazarı olan işsiz, baldızı da onlarla yaşamaktadır. Oğlu Yu A-In ve kızı, görev yaptığı okula gitmektedir.