Tecrübeli dedektif So-Young ve onun partneri Hyun-Gi karışıklık çıkaran ölüm çantasını araştırma sürecinde Hyun-Gi hatalarıyla So-Young'u çıldırtıyor.Onlar çanta içindeki hediyenin 10 yaşındaki bir kıza ait olduğunu keşfediyorlar.Bu noktada So-Yeung o kız ile ilgili devamlı kabuslar görüyor.Ve cinayetler devam ediyor.

Bir üniversite öğretmeni olan Park Young-sun şans eseri birgün derslikındaki en sevimli öğrencisiyle çok büyük bir müzikal projesi için bir sınavda karşılaşır. Kaygısız bir çapkın olan Park Young-sun In-jeong ile bir dere kenarına giderler ve orada ondan hoşlanılmış olduğunı söyler. Bu süprize çok şaşıran In-jeong dere kenarından birazcık uzaklaşır. Park Young-sun'da In-jeong'un geri dönüşünü beklerken kendisini zalim ve acımasız olan bir grup gencin içinde bulur.

Hee-jin , bir kolej öğrencisi ve hala Seul’de çalışmaktadır. Aniden 14 yaşındaki kız kardeşi So-jin’in kaybolduğu haberini alır. Derhal eve gider ve kayıp kız kardeşini orada aramaya başlar. Bu arada anası de kızının eve dönmesi için umutsuzca yakarma etmektedir. Tecrübeli bir detektif olan Tae-hwan da vakadan haberdardır fakat durumu çok da fazla ciddiye almamaktadır…

'öğretmenim, canım benim, canım benim, seni ben pek çok, pek çok severim.'öğretmenler gününde kızlı-erkekli bir grup genç, ilkokulda kendilerini eğiten öğretmenleri Bayan Park'ı ziyaret etmek için kırsal bölgedeki evine gider...artık yaşlı ve tekerlekli sandalyeye mahkum olan Bayan Park o gençlerle aynı yaşta, eski bir öğrencisi olan genç bir kız Mi-ja tarafından bakılmaktadır... ve Mi-ja öğretmeninin kendisi gibi geçmişte öğrencileri ve arkadaşları olan bu gençler için güzel yiyecek ve içeceklerle donattığı bir ziyafet hazırlamıştır...kimi tek başına, kimi arkadaşıyla güle oynaya gelen bu gençler hal hatır sorup, öğretmenlerine saygılarını sunarlar...ancak bu gençlerde tuhaf bazı şeyler vardır: hepsi fiziksel ya da ruhsal varlıklarında bir rahatsızlığın izini taşımaktadırlar... ve misafirliklerindeki ilerleyen zamanla birlikte önce laf arasında, sonra daha sert bir biçimde bu 'izlerin' sorumlusu olarak öğretmenleri Bayan Park'ı açıkça suçlamaya başlarlar...ve bu öğretmenler günü kutlamasına sanki intikam almaya gelmiş gibidirler...

Ormanın ortasındaki bir oyuncak bebek müzesine 5 yabancının gelişi ile filmimiz başlar. Birbirini tanımayan bu 5 fert, müzenin sahipleri tarafından özel bir davet almışlardır. Heykeltraş, yazar, fotoğrafçı ve modellerden oluşan ekipten hafta sonu boyunca müzede çalışmaları istenir. Hiç kimsenin aklına gelmeyen sual ise, bir oyuncak bebek müzesinin tüm insanlıktan uzakta, ormanın ortasında ne aradığıdır. Hele ki mankenlerin ve oyuncakların kimse bakmazken kıpırdadığı, mahzeninde zincirli bir adamın olduğu, bahçesinde içlerinden yalnızca birine görünen kırmızılı küçük bir kızın dolandığı bu acaip müzenin… Çok geçmeden bu beş birey ortak bir noktaları olduğunu anlayacaktır. Hepsinin aile kökleri müzenin civarlarındaki terk edilmiş bir kasabaya dayanmaktadır.

Bigün,barış dolu,ufak bir köy olan ve yaklaşık 10 yıldır hiçbir suç teşkil eden olay olmamasıyla övünen Samari'de korkunç bir kaza meydana gelir.Yırtıcı hayvanlar üzerinde çalışma yapmak için dağda kalan çevrebilimciler tarafınca;bazı parçaları canice parçalanmış bir ceset bulunur.Kim Kang-su adındaki bir polis memuru Seul'den Samari'ye gider ve bu olayın araştırmasını üstlenir.Maktulün,bir zamanlar efsanevi bir avcı olan Chun Il-man'ın torunu olduğu ortaya çıkar.Chun Il-man,bu vakasın bir insan tarafınca değil;insan yiyen bir domuz tarafınca:CHAW tarafından yapıldığına insanoğluı inandırır.Korku dolu Sameri halkı CHAW'ı yakalaması için,en ünlü avcılardan kabul edilen Baek'i çağırır.Avcı Baek olaya el atar ; kendisinin en iyi avcı bulunduğunu kanıtlamak istiyor gibi görünmektedir.Ama insanoğluı korkutan şey hala dağdadır.Aç gözlü avcı Baek,torunu için avcı tabancaını bir defa daha eline alan eski avcı Chun,bu olaydan görevli bir dedektif olan Sim,mutant türü hayvanları incelemek için her türlü riski almaya hazır bir çevrebilimci olan Soo-ryun ve anası kayıp olan Kım Kang-soo'dan oluşan beş birey zifiri karanlık dağlara doğru yola çıkarlar.

Ji-won hafızasını kaybetmiş genç bir öğrencidir. Önceki yaşamına, arkadaşlarına yahut ailesine dair aslabir şey hatırlamayan Ji-won yeni bir hayata başlamak için kendini okula ve derslere adamıştır. Sadece kısa süre sonrasında geçmişinden bazı kötü olayları hatırlamaya başlar. Üç eski arkadaşı ölü bulununca, Ji-won bu ölümler ile geçmişi içinde bir bağlantı bulunduğunu düşünmeye adım atar. Parçaları biraraya getirdiğinde ise hayatta kalmak için geçmişini derinlere gömmesi icap ettiğini anlar.

Shinobu Takamura (Asami Mizukawa) ressam olmaya çok isteyen genç bir hanımdır. Bigün, düzmece para kullanmakla suçlanır. Shinobu kabahatlamalar karşısında çok şaşırır, çünkü öyle bir şey yapmamıştır ve suç işlendiği sırada evindedir. Polis memuru Kanou onu bir yere götürür. Oraya vardıklarında bir grup insan toplanmıştır. Oradaki insanların hepsi tıpatıp kendilerine benzeyen ve onlar şeklinde hareket eden kişilerden muzdariptir. O varlıkları "bilokasyon" diye adlandırmaktadırlar.

2009, güney Kore'de düğünlerinden birkaç gün önce baytar Jang Mun-ho (Lee Seon-gyun) nişanlısı Sun-young (Kim Min-hee) ile Seul'un güneydoğusunda bulunan Andong'daki ailesini görmeye giderken kahve almak için bir dinlenme yerinde mola verir. Fakat Mun-ho otomobile döndüğünde Sun-young ortadan kaybolmuştur ve telefonu yanıt vermemektedir.Jang Mun-ho nişanlısını bulmaya çalışırken onun hakkında bildiği şeylerin hiçbirinin doğru olmadığını anlar.Jang Mun-ho ve dedektif olan kuzeni Lee Seon-gyoon birlikle Sun-young'u bulmaya çalışır.

Unjoo'nun bir gece intihar etmesinden sonra katolik kız lisesinde garip söylentiler yayılmaya başlar. Unjoo ile aynı okulda okuyan kız kardeşi Jung-un, ablasının ölümüyle ilgili şüpheleri vardır. Jung-un ısrarcı araştırma sonrasında, olayın gerçekleştiği gece Soy, Eugena, Eun-young ve Unjoo, dördünün beraber kanları üzerine ant içtikten sonra, intihar etmeye söz verdiklerini öğrenir. Ama diğer üçü hâla hayattadır, tek ölen Unjoo'dur. Dört kızın ölüm yeminin ardındaki tutku, kıskançlık ve yalanlar Unjoo'nun intiharının arkasındaki gizli gerçekle birlikte ortaya çıkar.

Tuhaf bir toplu katliam olayı meydana gelmiştir. Koruma noktası 506′dan bir manga askerin hepsi vahşice katledilmiştir biri hariç. Her bir ceset ezilmiş ya da kafaları koparılmıştır. Tek canlı kalansa komadadır, ve olay tamamen bir gizemdir. Askeri müfettiş (Chun Ho Jin) olayı imcelemek üzere görevlendirilir. Olay yerine varan müfettiş bunun hiç de sıradan bir olay olmadığını anlar, askerleri birer Zombi katile döndüren tuhaf bir virüsün keşfiyle karşı karşıyadır.

Seo-Ni (Han Eun-Jung) "Bin" adında yetim olarak büyür. Daha sonra Seo-Ni şok edici bir sırra tanık olur.

Film 4 film'den oluşuyor , ben ilkini yani bu filmi izledim izlememin sebebi de Kral ve Yonsenga'nın oynamasıdır.29 şubat herkesin bildiği gibi 4 yılda bir gelir ve 29 şubat günü gişe yakınlarında mahkum otobüsü devrilir bir kişi hariç yanarak ölür fakat cesedi bulunamaz ve 4 yılda bir hayaleti geldiği söylenir.

Üstünden 42 yıl geçmiş bir vakada, terk edilmiş bir evde 6 kişi kaybolmuş, 8 birey '' kazara '' ölmüş ve 11 cinayet vakası meydana gelmiştir. Terk edilen evi keşfetme klübünün 3 üyesi ve radyo yayını şirketinin 3 elemanı metruk eve giderler ve hepsi kaybolur...

Bedeni tamamen eritilmiş olan bir kafatası bulunur.Bu bulunan dördüncü kafatasıdır.Yeniden yüz yapılandırması dışında kurbanı bulabilmenin başka bir yolu yoktur.Ulusal Bilimsel Araştırmalar Enstitüsünde bir patoloji uzmanı olan Hyun-Min, enstitüden ayrılmaya karar verir.Sağlık durumu gün geçtikçe kötüye giden kızını kurtarmak onun için daha önemlidir.Bir gün evinin kapısına Sun-young adında bir araştırmacı dördüncü kafatası ile çıkagelir.Ancak Hyun-Min işi kabul etmez. Her ne kadar reddetmiş olsa da Sun-young kafatasını orada bırakarak gider.Tuhaf bir şekilde kafatası geldikten sonra, Hyun-Min kabuslar ve imgeler görmeye başlar.Bu arada polis, tüm kurbanların Beta-alerji hastaları olduğunu ve kalbin kurbanlardan birine ait olduğunu ve cinayetlerin kalp nakilleri ile bağlantısı olduğunu ortaya çıkarır. Hyun-min kızına nakledilen kalbin kurbanlardan birine ait olduğunun farkına varır ve kafatası üzerinde çalışmaya başlar. Sun-young''un yardımıyla sonunda yüzü yeniden yapılandırır. Ancak kurbanın kimliği açığa çıktığında, Hyun-min''i daha derin kabuslar beklemektedir. Bir başka ceset daha vardır...

Hyun-su (Se-Kyeong Shin) eşinden boşanmış bir estetik operatörünün (Yong-hee - Ji-Won To) kızıdır ve annesi onun arkadaşlarına estetik operasyon yaptığı için sevilen bir kızdır.En son Suk-yung ameliyat olur ama ameliyattan kısa süre sonra yüzünde istenmeyen durumlarla karşılaşır. Yüzü okadar değişmiştir ki, sonunda üzüntüden yüzünü parçalayarak ölür. Başka arkadaşlarının yüzlerinde de tuhaf şeyleri gözlemledikten sonra Hyun-su bu olayı araştırmaya başlar ve aile tarihine dayanan karanlık bir sır keşfeder...

Park Pil-gi’nin ailesi üç nesil boyunca hiç ev sahibi olmamıştır.Hayatları boyunca kiralık bir odada yaşamak zorunda kaldılar.Babası ölüm döşeğinde "bir ev sahibi ol" diye oğluna ögütlemiştir ve bu da Pil-gi'nin hayattaki amacı haline gelmiştir.Gündüzleri bir tersanede, geceleride şoför olarak çalışır. 10 sene sonra sonunda Geoje-do'da sahile yakın iki katlı bir ev almayı başarır.Eve taşındığında "Baba… bak başardım! Kendi evimi satın aldım" der.Ama kısa bir süre sonra sevinci korkuya dönüşür. Bir bıçak ona doğru fırlatılır televizyondaki aktör evi terk etmesi için birden ona bağırır hatta ekrandan dışarıya doğru fırlar.

Bir rehine vakaı esnasında zanlıyı ateş ederek öldüren Woo, zanlının ölmeden önce tetiği çekerek elindeki rehineyi de yanında götürmesine sebebiyet vermiştir. Bu vakadan sonra polis teşkilatından ayrılan Woo, alışveriş merkez’nin genel müdürü olan dayısı sayesinde bu işe girer. Ölümler devam edince seri cinayet olabileceğinden şüphelenen polis vakaları araştırmaya başlar. Polis ve Woo cinayetlerin ardındaki gizemi çözmek için canla başla çalışmaya adım atar.

1941'de, Japon işgali altındaki Kore'de modern bir hastane olan Anseng'de doktorlar esrarengiz efsanelere tanık olur ve ÖLÜM'ün ruhun tek kurtarıcısı olduğunu öğrenirler. Kısa bir süre sonra hastane müdiresinin damadı olacak olan Jung-Name, bir hafta boyunca morgda gece vardiyasına kalacaktır. İlk gecesinde, intihar etmiş güzel bir kızın cesedi beklemektedir onu. Kızın olağanüstü güzelliği ve intiharının arkasında yatan hikaye, genç çocuğu allak bullak eder. Geceyi bu güzel cesedin yanında geçirirken kaderi de bu acayiplikler ortasında şekillenecektir.