1808'de özel detektif Wong Gyu Kore anakarasından uzakta bir adaya bir kundaklama olayını araştırması için gönderilir, ama çok geçmeden kendini bir cinayet soruşturmasında buluverir. O katili bulmaya çalışırken hem yalanların ve sırların, hem de cesetlerin sayısı hızla artar. Küçük bir toplumdaki hayatin karışıklığını anlamaya başlar. Ada sakinlerinin huzurunu kaçıran sadece ölü sayısının artması değil, aynı zamanda cinayetlerdeki sadistçe yöntemlerdir.Wong'un inatçı arayışı onu yedi yıl önce meydana gelen gizemli olaylara ilişkin cinayetlerin şüphelisine götürür. Bu olayda, kağıt değirmeninin eski sahibi Katoliklikle suçlanıp idam edilmiştir. Ada halkı çektikleri acılardan kötü bir ruhun sorumlu olduğuna inanmaktadır, ama mantıklı bir adam olan Wong Gyu'nun bu tür batıl inançlara ayıracak zamanı yoktur.Ancak, çok geçmeden, tüm çabalarına rağmen bu acımasız cinayetler dizisine engel olmayı başaramayınca düşüncelerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalır ve neden bu cinayetleri soruşturmak için gönderildiğini anlamaya başlar.

U-min, Cheol-jung, Do-wan ve Yeong-hwan bir çetenin sağlam üyeleridir. Yeni bir hayata başlayabilmek için bu dört kafadar bir kumarhaneyi soymayı planlar, ama Cheol-jung arkadaşlarını çete reisine ispiyonlayınca, arkadaşlarını kurtarmak pahasına U-min hapishaneye gitmek zorunda kalır. Buna rağmen, hapisten çıktıktan sonra, U-min çok daha zor bir durumla karşılaşır.Cheol-jung'un gözlerini hırs bürümüş, Do-wan madde bağımlısı olmuştur ve kız arkadaşı Eun-yeong sefil bir bar kadını hayatına başlamıştır. Hataları düzeltmeye çalışsada, kader bu sıkı arkadaşları birbirine düşman yapar.

Yoon-Jung erkek arkadaşı yerine yanlışlıkla bir yabancıyı arar ve ikili arasında erotik bir konuşma geçer. Erkek arkadaşıyla ilişkisi bozulmaya başlayınca, Yoon Jung, Hyun Seung ile tanışır ve ona aşık olur. Daha sonra ise onun telefonda konuştuğu yabancı olduğunu öğrenir.