Babalarının işinden çıkarılmasının arkasından bir aile Seul'un haricinde bir sakin bir yere pansiyon seçiminda işletmek amacıyla bir yer açmaya karar verirler.İlk başlangıçta çok işleyen şeklinde görünen bir yeri devralan aile, pansiyonun kendi idarelerindeyken günlerce boş kalmasına çok sinirlenir.Ayrıca ailenin en ufak kızı Mina ise geceleri duyduğu garip seslerden rahatsız olmaktadır.Ek olarak da yaşlı bir kadının kehanetini açık bir halde işittiğini idda etmektedir.Pansiyonu işleteye başladıklarından tam iki hafta sonra ilk müşteri gelir.Bu olayla heyecanlanan aile misafirlerini rahat ettirebilmek için herşeyi yaparlar.Ancak ertesi sabah kalktıklarında misafirlerinin ölüsü ile karşılaşırlar.Ekmek teknelerini riske atmak istemeyen aile adamın cesedinin acele ile yakar.İkinci alan kişi olan bir çiftte pansiyona kalmak için gelir, ancak onlarda ertesi gün ölü bulunur ve aynı işlem onlar için de yapılır...İşte bu öykü seslerini hiç çıkarmayan bu aile hakkındadır

Bu tarihi hikaye,öz babası tarafından mühürlü tahtadan bir fıçının içinde öldürülmüş olan Prens Sado'nun ölümü anlatmaktadır.

Chosun Dönemi'nde insanların yüz hatlarına bakarak tahminde bulunan Kim Nae Gyung adlı falcının saraya çağrılmasıyla başlar hikaye. Kendisine sunulan bu yeteneğin iyi taraflarının yanında kötü yanlarıyla karşılaşan Kim Nae Gyung'un hayat hikayesini konu edinir.

Küçük oğlu Jun ile, ölen kocasının memleketi olan Miryang’a taşınmaya karar veren piyano öğretmeni Shin-ae, yol sırasında bozulan arabasını tamir için gelen servis görevlisi Jong Chan ile tanışır. Shin-ae, Çince'de anlamı "Gizli Güneş Işığı" anlamına gelen Miryang’dan bir arsa almak, orada bir müzik okulu açarak temelli yerleşmek istemektedir. Yaşadığı çevrede birikmiş parası olduğu duyulduktan kısa bir süre sonra oğlu Jun fidye için kaçırılır. Fidyeyi ödemesine rağmen oğlunu kurtaramayan Shin-ae’nin zaten var olan inanç bunalımı iyice artar ve hayatta neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veremeyecek trajik bir döngüye hapsolur.

Antartika'ya yapılan bir keşif gezisinde Güney Koreli bir ekip, İngiliz bir ekibe ait 80 yıl öncesinden kalma bir günlük bulur.Günlüğü okudukça kendi gezileri ile İngiliz ekibin gezisi arasında benzerlikler olduğunu farkederler. Zaman ilerledikçe bu benzerlikler gittikçe tuhaflaşarak artmaya başlayacaktır.

İntikam Meleği’nde; işlemediği bir suçu üstlenmek zorunda kalıp Kyoungju kadın Hapishanesi’nde 13,5 yıl yatan Lee Geum-ja’nın hikayesi anlatılıyor. Hapise düştüğü gün intikam alma sürecini başlatan ve bu fakatçla ileride özel bir hizmet talep edeceği mahkum arkadaşlarına akla hayale gelmedik güzellikler yapan Lee Geum-ja; kendisini bu duruma sokan kişiyi bizzat kuracağı mahkemede yargılayacağı günün hayaliyle yaşamaktadır. Ayrıca intikam almayı düşündüğü kişinin de kendine göre planları vardır…şimal Kore’li casusu, soyguncu çifti, kocasını ve kocasının metresini öldürdükten sonrasında pişirip yiyen “cadı”sı, menfaatçi rahibi, sakat pastacısı ve çılgın fahişesi ile Fellini biçimciliğine sahip grotesk bir sirki çağrıştıran İntikam Meleği; Chan-Wook Park’ın intikam üçlemesinin en iyi görüntü ve ses çalışmasına sahip.

Rahip Sang-hyeon (Song Kang-ho) hayatın anlamının bir hastanede ölülere son görevlerinde yardımcı olmak ve hemşirelerin günah çıkarmaları ile uğraşmaktan çok daha derin olduğuna karar verip, ne olduğu pek belli olmayan bir hastalığa derman bulunmasına yönelik tıbbi bir deneyde gönüllü olarak kobaylık yapmaya karar verir.Daha önce yüzlerce insanı ölüme götüren bu hastalık rahibi öldürmez, fakat bünyede ve ruhda bazı değişimlere yol açmaktan da geri durmaz. Kader yolunu bir çocukluk arkadaşı ile kesiştirdiğinde, arkadaşın karısı Tae-joo (Kim Ok-vin)’nun hayatında yol açacağı fırtınalardan da henüz habersizdir.Olaylar hızla gelişir, Sang-hyeon yaşamak için insan kanına ihtiyaç duyan bir yaratığa dönüşürken, Tae-joo ile birlikte de dünyevi zevklerin tadını almaktan geri durmaz. İnsanlığa faydalı olmak için, “iyi bir şey” yapmış olmak için yola çıkan rahip kendi kötü yola düşmüştür. Vampirlik-insanlık arasında gidip gelirken battıkça batar.