He Yi Chen ve Zhao Mo Sheng üniversitede tanışan ve Mo Sheng’in aniden Amerika’ya gitmesiyle ilişkileri daha yolun başındayken sekteye uğrayan bir çifttir. Yedi yıl sonra Mo Sheng Amerika’dan döner, Çin’de eski günleri düşünerek fakat onu aramak için bir şey yapmadan hayatına devam eder. Ta ki bir gün tesadüf eseri Yi Chen’i görene dek. Aynı nehirde ikinci kez yıkanmanın mümkün olmadığı bir dünyada yedi yıl sonra tekrar karşılaşan bu iki insan aşklarına devam edebilecek mi?Çin’in ünlü internet yazarı Gu Man’ın “Silent Separation” isimli eserinden uyarlanan filmin sitemizde aynı eserden uyarlanmış ”My Sunshine” isimli dizisi de bulunmaktadır.

Genç yönetmen Eon-hie Lee’nin ilk filmi olan “…ing” ölümcül bir hastalığın pençesinde olan Mina’nın öyküsünü konu alıyor.. Mina’nın babası yıllar önce ölmüştür, annesi ile bir apartman dairesinde yaşamaktadırlar. Hastalığı ve fiziksel kusuru sebebiyle asosyal yetişen Mina’nın hayatı alt daireye taşınan genç fotoğrafçı ile değişecektir.

Yetenekli bir jokey olan Ju-hee (Tae-hee Kim) bir yarışta atını kaybedip kötü bir kol sakatlığı geçirmesinin ardından, yarışlardan çekilir. Bu depresyonu atlatmak için gittiği Jeju Adası'nda tesadüfen başka bir jokeyle, Woo-suk (Dong-kun Yang) ile karşılaşır. Woo-suk, Japonya Kupası'nda şampiyon olmuş bir jokeydir. Woo-suk'un cesaretlendirmesiyle, Ju-hee kendini hazırlar ve Grand Prix Şampiyonası'na katılır...

Hye-Young, Amsterdam'da yaşayan genç ve güzel bir ressamdır. Şehrin en işlek meydanında insanoğluın resimlerini yaparak ve kendi tablolarını satarak geçimini sağlamaktadır. Park Yi ise, şehirde uluslar arası uyuşturucu trafiğinde önemli rol oynayan Kore mafyasının emrindeki bir kiralık katilidir. Park Yi, bir papatya tarlasında fotoğraf yaparken gördüğü Hye-Young'a aşık olur.. Onun çalıştığı meydanı karşıdan net bir şekilde gören bir daire kiralar ve hergün onu izler. Sadece kendini gösterme cesaretini bulamaz. Bunun yerine hergün saat 4:15'de onun dükkanının önüne bir demet papatya bırakıp, "çiçekler" diye bağırıp ortadan kaybolmaktadır. Bu esrarlı fanatikından hergün aynı saatte çiçekler alan Hye-Young, hiç görmediği bu adama aşık olmuştur.Bir gün, Hye-Young kalabalık meydanda çalışırken, tesadüfen saat 4:15'de elinde bir demet papatya ile karşısına bir adam çıkar. Fakat bu adam, uyuşturucuların peşindeki İnterpol dedektifi Jeong Woo'dur ve o sırada takiptedir. Fakat bunlardan habersiz Hye-Young, bu adamı kendisine hergün çiçekler gönderen, papatya tarlasında karşıya daha rahat geçebilsin diye onun için minik bir köprü meydana getiren katil Park Yi sanar. Dedektif Woo'da Hye-Young'a aşık olmuştur. Fakat Hye-Young için tesadüfler gerçek aşkın yönünü şaşırtmış, biri katil, diğeri polis iki adamı da içinden çıkılması zor bir dönemece sokmuştur...

Seok-joong 30 lu yaşlarında bir çiftçidir.Aşık olup evlenmeyi istemektedir.Eun-ha bir kahvecide çalışmaktadır.Seok-joong bu kıza gönlünü kaptırır ve ona hergün hediyeler göndermeye adım atar.Eun-ha başlarda bu adamdan hoşlanmasada Seok-joong un iyi kalpli doğası onuda etkisinde bırakır ve evlenirler.Çiftin büyün mutluluğu fazla uzun sürmez. Eun-ha nın eski kocası onu bulur.Diğer taraftan Eun-ha nın HIV virüsü için yaptırdığı test pozitif yönde çıkmıştır?

Seo Ji-Woo(Im Soo-Jung) isimli bir kadın Hindistan'a gider ve orada ilk aşkı Kim Jong-Wook ile tanışır. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen Ji-Woo ilk aşkını unutamaz. Babasının zoruyla yüzünü bile net hatırlayamadığı ilk aşkını bulmak için İlk Aşk Şirketine gider.İlk Aşk Şirketini yeni kurmuş olan Han Gi-Joon ilk müşterisi Ji-Woo ile Kim Jong-Wook'u aramaya başlarlar. Bir süre sonra Han Gi-Joon ilk müşterisi Ji-Woo'ya aşık olmaya başlar...

Ölümcül Amyotrophic lateral sclerosis (ALS) hastası olan Jong-woo (Myeong-min Kim) neşeli ve güleryüzlü biridir. Ji-su (Ji-won Ha) ise bir cenaze hizmetleri firmasında kordinatördür. Ölüm, yabancısı olmadığı, her gün uğraştığı iştir, bu nedenle Jong-woo'nun hastalığını dert etmez. Derken, bu ikili sevgi duymaya başlar.

Ji Eun-song kızları kötü erkeklerin elinden kurtaran lisenin bıçkın delikanlısıdır. Bir gün okulun internet sitesinde çıkan, karıştığı bir olayla ilgili habere bizim sazan kızımız Han Ye-won maydanoz olup saçma salak sen kendini ne sanıyorsun tarzında bir yorum yazınca Eun-song kızın peşine düşer. Kız ondan kaçayım derken bir duvarın üstünden atlar ve tam da Eun-songun üzerine atlar ve onu yanlışlıkla öper. Meğer oğlanı öpen ilk kız oymuş (gerçekten oymuş!-filmi izleyenler bilir, bir seyirci olarak oğlan başından beri o olayı hatırlıyordu diye kabul ettim) ve kıza benimle evleneceksin der. O andan itibaren kız hiç de istemese de kız arkadaşı olmuştur bile.

Varlıklı genç bir Japon kadın, onu kandırıp servetini çalmaya çalışan Koreli bir adam ve adamın tuttuğu Koreli bir hizmetçi arasındaki entrika etrafında dönüyor.

Bir yaz günü, Jo Kang babasının bisikletinin arkasında sarı bir yağmurluk giymiş bir kız görür. Jo Kang onunla hemen arkadaş olur ve ona aşık olur ama garip bir kız olan Ari birgün aniden ortadan kaybolur.

Tecrübeli dedektif So-Young ve onun partneri Hyun-Gi karışıklık çıkaran ölüm çantasını araştırma sürecinde Hyun-Gi hatalarıyla So-Young'u çıldırtıyor.Onlar çanta içindeki hediyenin 10 yaşındaki bir kıza ait olduğunu keşfediyorlar.Bu noktada So-Yeung o kız ile ilgili devamlı kabuslar görüyor.Ve cinayetler devam ediyor.

Gelenekçi Soon-yi hiç tanımadığı köydeki bir ailenin oğlu ile evlenir ve içgüveysi bir yaşama boyun eder. kocası Vietnam savaşı nedeniyle askere gidince onu sevebileceğini göstermek ve kendinin bu dünyada varlığını ispatlamak eşi ile kavuşup yeni bir başlangıç yapma umuduyla Cepheye gidecek olan bir orkestraya ses yeteneğini kullanarak katılır ve turne boyunca kocasıyla karşılaşma umudu içinde endişeli askerler için şarkılar söyler.film başındaki kadın ile kocası ile yeni başlangıç yolundaki kadının değişim ve hayatı algılayış farklılığı açısından izlenilmeye değer.site takipçileri baş rol erkek oyuncumuzu the devil dizisinden dedektif rolü ile hatırlayacaklardır.

Jin bir karabasan görmüştür; rüyasında onun yüzünden bir trafik kazası oluyordur. Uyanıp, rüyasında gördüğü kaza yerine gittiğinde, kabusundaki şeklinde bir kazayla karşılaşır. Fakat kazaya Ran isminde bir kadın sebep olmuştur.Jin kaza mahallinde Ran’la tanıştığında aralarında bir bağ olduğunu anlar. Ran Jin’in rüya gördüğünde yaptıklarını, gerçek hayatta yapıyordur.Aşk, bellek, hayal öğelerini insanların doğru kuramadıkları mesajşim üzerinden anlatan yönetmen Kim Ki-duk ’un on beşinci uzun metrajlı filmi Rüya’da da usta, insan ilişkilerinin yarattığı dramı beyazperdeye taşıyor.

Woo Jin sabahları uyandığı zamana farklı bir kişi olarak uyanır. Ve bir gün Woo Jin Yi Soo'ya aşık olur. Acaba Yi Soo Woo Jin'in sırrına ne tepki verecektir?

Kendine ait bir hayatı olmayan,diğer insanların yaşamına kendi yöntemleri ile ortak olan bir adam...Ve yardıma ihtiyacı olan genç ve güzel bir kadın...Tatile giden insanların evlerini kullanarak yaşayan ve karşılığını kendince bozulmuş ev aletlerini onararak ödeyen tuhaf bir adamın hikayesi...Evde kocası tarafından işkence gören genç bir kadınla karşılaşan adam oldukça şaşkındır.İlk başta birbirinden çok farklı görünen bu iki insan giderek yakınlaşır ve aralarında sıradışı bir ilişki başlar.

Bir anne, büyük kızı (Park Bo-Young) ve küçük kızı (Kim Hyang-Gi) ile birlikte kırsal bölgedeki büyük bir eve taşınır. Büyük kızın akciğerleri hastadır ve bu hastalığın tedavisi için doktor aileye böyle bir tavsiyede bulunmuştur. Bu ev ölen babalarıyla birlikte çalışan iş ortağının oğlu olan Ji-tae (Yoo Yeon-Seok) tarafından onlara tahsis edilmiştir.Aile bu ortama ayak uydurmaya çalışırken, Bo-young inanılmaz bir şey keşfeder. Ahırda kilit altında vahşi bir çocuk (Song Joong-ki) yaşamaktadır. Aile sosyal sorumluluk gereği bu çocuğu yanlarına almaları gerektiğini düşünürler ve onu alırlar.Joong-ki yaptıklarıyla bo-young'un ilgisini çekmeye başlar. Bu arada, Ji-tae, Bo-young ile evlenme planları yapmaktadır.Aile içindeki bütün bu olayların yanı sıra akla gelen bir soru daha vardır. Bu çocuk kimdir ve sakladığı sır nedir?

Min hyuk okul festivalinde dans etmekle ve şarkı söylemekle meşguldür.. Ama hayatındaki değişim sahnedeyken değil tuvaletteyken gerçeklerşir. Erkekler tuvaletinde karşılaştığı Im Jung Eun'dan ilk görüşte büyülenir.. Im Jung Eun kızlar helaının dolu bulunduğunu bundan dolayı burayı kullandığını söyler ve gayet rahat bir şekilde orayı terkeder.. Min hyuk o günden sonrasında ilk görüşte kapıldığı Im Jung Eun'un peşine düşer ve onu hergün yeni bir süprizle kendine aşık etmeye çalışır. Fakat Im jung bigün ortadan kaybolur ve ardında bıraktığı tek şey ''üzgünüm'' kelimesidir...

Kim Eun-ju, deniz kenarında ki evinden taşınırken evin yeni sahibine, kendisine gelen mektupları göndermesi için adresini içeren bir mektup yazar ve mektubu evin önünde ki posta kutusuna atar.Evin yeni sahibi Han Sung-hyun eve Il Mare ismini verir ve IL MARE yazan tabelayı evin girişine yerleştirir. Derken posta kutusunda ki mektubu fark eder ve alarak okumaya başlar. Mektupta evin eski sahibi, gelen mektupları yönlendirmesi için bir adres bırakmış, evin zemininde ki bir köpeğe ait olan pati izlerini çıkartamadığını belirtmiş ve Il Mare'in ona şans getirmesini dilemiştir.Sung-hyun ise o zamana kadar evde hiçbir pati izi görmemiştir, ayrıca eve daha yeni IL MARE ismini vermiştir. Tüm bunlar bir yana; evin yakınında ki bakkala evde kendisinden önce kimin oturduğunu sorduğunda kendisinin evin ilk sahibi olduğunu öğrenmiştir.Sung-hyun aklı karışık bir şekilde eve dönerken ufak bir köpeğin evin girişinde kendisini beklediğini görür.