Min-suh minik bir apartmanda annesi ve onun meteliksiz aşığıyla yaşayan, 17 yaşında isyankar Koreli bir lise öğrencisidir. Annesinin aşığından nefret ediyor ve ilişkilerine bir anlam veremiyordur. Karim ise bir ay içinde Koreden ayrılmak zorunda olan 29 yaşlarında Bangladeşli müslüman göçmen bir işçidir. Ayrılmadan önce ödenmemiş maaşını alabilmek için umutsuzca eski patronunu aramaktadır. Bigün, Min-suh'un yaz tatilinin başladığı sırada bir otobüste Min-suh ile karşılaşır ve birlikte kendilerini duygusal bir yolculuğun içinde bulurlar. Bandhobi Bengalcede "arkadaş" anlamına gelmektedir.

Küçük bir oğlan çocuğu olan Jin-Sung annesinin ölümünden sonra yalnız kalınca yetimhanede yaşamaya başlar. Yaşadığı bu üzücü olay sonrasında gittikçe içine kapanarak sessizleşir. Ağaçlara karşı kimsenin anlam veremediği bir sevgisi vardır. Neredeyse bütün zamanını değişik ağaç resimleri yaparak geçirmektedir. Diğer çocuklardan daha zeki ve yetenekli olması çocuğu olmayan bir çiftin dikkatini çeker ve onu evlatlık edinirler.Kısa bir zaman sonra yeni ailesine alışır. Evlerinin arka bahçesindeki akasya ağacı onun en yakın arkadaşı olur.Sürprizlerle dolu hayat, genç çifte yakında çocukları olacağı müjdesini verir. Bebeğin gelmesiyle beraber kendini unutulmuş hisseden Jin-Sung, tekrar içine kapanmaya başlar. Bir gün aniden ortadan kaybolur ve bütün aramalara rağmen izine bile rastlanmaz. Yakın bir zaman sonra evin bahçesinde sıra dışı olaylar meydana gelmeye başlar. Unutulmaya çalışılan bir gerçek hızla kabusa dönüşmektedir.

Sevgilisi tarafından terk edilmiş, UFO'lara inanan ve onları gördüğünü söyleyen kör bir genç kızla, DJ olma heveslisi ve sürücülüğünü yaptığı otobüste sanki radyo programı sunan bir DJ gibi rol yaparak kaydettiği kasetleri yolculara dinleten bir otobüs şoförünün romantik hikayesi...

In-su, sahne ışık yönetmenliği meydana getiren meşgul birisidir. Seul'deki bir canlı konser esnasındaki aldığı telefonla telaş içinde Doğu Kore kıyısındaki Samcheok Hastahanesine gider. Yoğun Bakım Ünitesi girişinde Seo-young (Ye-jin Son) ile karşılaşır. In-su'nun eşi Su-jin ve Seo-young'un eşi Gyeong-ho aynı arabada yolculuk esnasında karlı yolda hakimiyeti kaybetmiş ve karşıdan gelen arabayla çarpışarak bir kişinin ölmesine sebep olmuşlardır. Kendileride Samcheok Hastahanesinde komaya girdiklerinden hastahanenin yoğun bakım ünitesine kaldırılmışlardır. In-su ve Seo-young kaza geçiren eşleri için telaş içerisinde hastaneye geldiklerinde öğrendikleri gerçek yaşadıkları telaştan daha ağır olacaktır. Trafik kazasının ortaya çıkardığı ihanet ile bir taraftan komadaki eşleriyle acıma, intikam karışımı karmaşık duygular yaşayan In-su ve Seo-young ikilisi öteki taraftan ise nisanda kar yağma olanaksızlığında kaderlerini yakınlaştıracaktır.

Acemi detektif Jeong-Min'in (Kim Dong-Wook) yeni mesleği zorluklarla doludur, patronu ondan hoşlanmaz, bir kamu hizmetin imtihanına girmek için gizlice hazırlanmak zorundadır, ve polisin yakalayamadığı bir seri katil yüzünden bölge halkı diken üstündedir. Derken bölge halkı polis merkezi önünde bir protesto gösterisi yapar, Jeong-Min dehşet içindedir, çünkü hanımlar derneğinin genel işler yöneticisi olan annesi protestocuların lideridir. Bölge halkı, özellikle seri katil sebebiyle kıymeti düşen evleri yüzünden öfkelidir. Jeong-Min ne pahasına olursa olsun katili yakalamaya karar verir.Ayrıca, bir süredir görünmeyen işsiz bir adam Yeong-Seok (Yu Oh-Seong) aniden ortaya çıkar ve suç mahallerine hep polisten önce ulaşır. Jeong-Min, bir parça amatör bir Sherlock Holmes olan Yeong-Seok'tan hiç hoşlanmaz ve kısa sürede ikisi arasında seri katili en önce soruşturma rekabeti başlar.

Üç erişkin kız bir erkek çocuğu ve bir anne (Yongnyeo Seonwoo) aynı evde yaşarlar.Kızlardan en büyüğü (Han Ji-yeong) evli ve evhanımıdır.Pısırık kocası ile arasındaki ilişkiden memnun değildir.Kadın Hastalıkları uzmanı kocası ve ufak kızıda kalabalık Han ailenin bireylerindendir.Ortanca kız (Han Seon-yeong) edebiyat düşkünü, Üniversitede asistanlık icra eden akıllı bir kızdır.Daha önce hiç ilişki deneyimi yaşamamıştır.Evin en minik kızı (Han Mi-yeong) ise bir gece klübünde şarkılar söyleyen, çıtı pıtı, yerinde duramayan kararsız bir kızdır.Farklı statülerde ve farklı karakterlerde olan Han ailesinin kızların tek ortak noktası onlara farklı heyecanlar yatacak beyaz atlı prensin hayalidir.Bigün Han Mi-yeong şarkı söylemiş olduği gece klübüne bütün kadınların hayalini süsleyecek kadar yakışıklı, kibar, kadınların dilinden anlayan, şiir seven, çocuklarla ilgili bir adam (Choi Su-hyeon) gelir ve Han Mi-yeong'nun derhal dikkatini çeker.Kısa sürede Choi Su-hyeon ve Han Mi-yeong duygusal bir ilişkiye adım atar ve evlilik kararı alırlar.Fakat Han ailesinin diğer kızları bay muhteşem için (Choi Su-hyeon) gizli duyguları vardır.Bu sayade aile içerisinde her insanın bir diğerine söylememsi gereken sırları olacaktır.

Yıl 1969, yer Kore… Kırsal bir bölgede annesiyle beraber yaşayan on yaşındaki Young-rae’nin yaşam hikayesinden acı – tatlı bir kesit gözler önene serilmekte. Young-rae’nin annesi yaşam şartları yüzünden kaçak mal satarak oğlunu büyütmeye çalışmaktadır. Young-rae ise babasız büyümesine karşın yürekli ve hayat dolu bir çocuktur. Bigün babasının hayatta bulunduğunu ve Seul’de yaşamış olduğunı öğrenir ve böylece onun yanına gitmek için gerekli olan parayı dondurma satarak kazanmaya karar verir. Sadece bu zannettiği kadar rahat olmayacaktır.O hedefine giden yolda ilerlerken, hem gülünç bununla beraber ağlatısal vakalar gelişecektir. Acaba rüyası gerçeğe dönüşebilecek midir?

İngiliz Edebiyatı 'ndan mezun olan Jun-young, bir üniversitede yarım gün ders vermeye adım atmıştır. Ancak yeteri kadar kazanamayan genç adam, bundan dolayı hâlâ annesinin evinde yaşamaktadır. Annesinin tek isteği ise Jun-young 'un evlenmesidir...Evlenmesi için oğlunun üstüne düşmesinin yanında, Jun-young 'un dostlarını da uygun bir gelin adayı bulmaları konusunda ikna etmeye çalışarak; elinden geldiği kadar işleri hızlandırmaya çalışmaktadır. Jun-young ise evlenmeyi düşünmemektedir...Aslına bakarsak evliliğe ve evlenme fikrine karşı değildir ama mütevazı bir hayat yaşamayı kabul edecek, bu hayatın yükünü sırtlayacak, bir de üstüne hem çekici bununla beraber parlak zeka olacak bir gelin adayı nerededir?Jun-young 'un üniversiteden arkadaşı ve nişanlı bir adam olan Kyu-jin, Jun-young 'un da başını yakmak için arkadaşına bir tanışma randevusu ayarlar. Yeon-hee, randevuya oldukca geç gelir. Yeon-hee 'nin gecikmesinin yanında, birbirlerini tanıma işaretleri olan rulo yapılmış gazete ile aynı yerde bekleyen bir adamın daha olması; Jun-young 'u iyice germiştir...Jun-young, oturdukları kafede hemen hemen birkaç dakika geçmişken Yeon-hee ile geleceklerine dair fazlasıyla katı bir öngörüde bulunur. Karşısındaki alımlı kadın asla sahip olamayacağı türdendir ve zengin bir adamla evlenerek; rahat bir yaşam sürmeyi yeğleyecektir...Sadece durum, Jun-young 'un öngördüğünden farklı gelişir. Öğle vakti bir fast foodçunun önünde başlayan tanışma randevusu; gece, aynı otel odasında sonlanır. Fakat Jun-young, Yeon-hee 'nin varlıklı bir adamla evlenerek rahat bir yaşam yaşamayı seçeceği mevzusundaki sabit fikrinden kurtulamayınca ve Yeon-hee 'de bu durağan görüşün kırılması için vakitında gereken adımları atamayınca; ikilinin ilişkisi, eşine az rastlanır bir drama doğru sürüklenmeye başlayacaktır...