Çin-Rusya-Kuzey Kore sınırının Çin tarafında, Kore Özerk Bölgesi Yanbian Ku-Nam (Ha Jung-woo) günlerini taksi şoförü olarak geçirmektedir. Çalışmadığı günlerde kendini sıklıkla kumarhane alonlarında bulan Ku-Nam şimdilerde ciddi bir borç batağındadır. Eşi para göndereceğine dair söz vererek Güney Kore’de çalışmak üzere ayrılmıştır ancak Ku*Nam henüz ondan haber alamamış ve eşinin evlilik dışı bir ilişki yaşadığı düşüncesiyle kıvranmaktadır. Bu da yetmezmiş gibi Ku-Nam işinden kovulur ve alacaklılar da tazminatının çoğunu alır.Köpek satıcısı ve yeraltı suç patronu Myung-Ga (Kim Yun-Seok) ona bir anlaşma önerir. Ku-Nam Güney Kore’ye gidip bir tetik işini başarıyla hallederse 57.000 Yen (10.000 Dolar) alacaktır. Ku-Nam teklifi kabul eder ve masrafları için yanında bir 500 dolar ile bir balıkçı teknesine binerek Güney Kore’ye doğru yola çıkar.Güney Kore’ye ulaştığında bir yandan eşini ararken diğer yandan da hedefini dikkatle takip etmektedir. Ku-Nam’ın hedefini öldüreceği gün geirken bir dizi beklenmeyen olay gerçekleşir ve Ku-Nam’ı çaresizce bir çıkış yolu aramaya iter. Bunlar olurken polis ve Kore ile Çin mafyası da fellik fellik Ku-Nam’ı aramaktadır.

Bir cinayet masası dedektifi olan Jack Verdon (Ray Liotta), bir seri cinayeti soruştururken FBI onun bütün kurbanlara olan yakınlığını ortaya çıakrır ve ana şüpheli haline gelir.

Yetenekli bir jokey olan Ju-hee (Tae-hee Kim) bir yarışta atını kaybedip kötü bir kol sakatlığı geçirmesinin ardından, yarışlardan çekilir. Bu depresyonu atlatmak için gittiği Jeju Adası'nda tesadüfen başka bir jokeyle, Woo-suk (Dong-kun Yang) ile karşılaşır. Woo-suk, Japonya Kupası'nda şampiyon olmuş bir jokeydir. Woo-suk'un cesaretlendirmesiyle, Ju-hee kendini hazırlar ve Grand Prix Şampiyonası'na katılır...

Hawaii'de rüya gibi bir tatil için 8 yıldır para biriktiren üç babaannenin paraları banka soyguncuları tarafından çalınır.Hayallerinden vazgeçmeye niyeti olmayan üç babanne paralarını geri almak için banka soymaya karar verir. Film Lars Büchel'in yönetmenliğini yaptığı 2000 yapımı Jetzt oder nie - Zeit ist Geld filminin yeniden çekimidir.

Uzak bir dağ köyündeki küçük bir tapınağın üyesi olan RYU Mok-hyeong'un önderliği ve Allah vergisi hitabet yeteneği saygıyla karşılanmaktadır. Yeni bir tapınak inşa etmeyi amaçlayan Mok- hyeong köyünü terk edip arkadaşı Yong-duk'un yardımıyla yeni kurulmakta olan bir köye gider. Yıllar yılları kovalar ve derken Mok-hyeong'un Yong-duk'la bir şişe pirinç şarabı içtikten sonra öldüğü öğrenilir. Mok-hyeong’un bir baltaya sap olamamış oğlu RYU Hae-guk, babasının cenazesi için Seul'den gelir ancak çok geçmeden köy halkının kendisinden bir şeyler gizlediğini fark eder...

Seul'un çok kültürlü Itaewon bölgesinde 1997 ylında, bir hamburger restoranında işlenen çözümlenmemiş cinayet davasından uyarlanan “Itaewon Cinayeti" masum bir kolej öğrencisinin bir yabancı tarafından vahşice bıçaklanarak öldürülmesi sahnesiyle başlıyor.İki Kore asıllı Amerikalı genç, Pearson (Jang Geun-seok) ve Alex (Sin Seung-hwan), başlıca şüpheli olarak sorgulanır, ama ikisi de korkunç cinayetin suçunu birbirine atar. Şüphelilerin dedektiflere verdikleri çelişkili ipuçları bir yandan gerçekten olmuş olana dair kafaları karıştırırken, öte yandan savcı Park'ı (Jeong Jin-yeong) gerçeği bulmak için çabalamaya iter.

Bir üniversitede müzik profesörü olan Moon Ok (Na Moon-Hee) kocası ve kayınvalidesinin istismarı sonucu suç işler ve idama mahkum edilir. Hapiste, fiziksel tacizine uğradığı kocasını öldüren Jeong-hye (Kim Yunjin) adında genç bir kadınla tanışır. Tutuklandığı sırada hamile olan Jeong-hye bebeğini hapishanede doğurur. 18 ay geçer ve yasalara göre bebeğini evlatlık olarak vermek zorundadır. Bebeğiyle hiç olmazsa tek bir günü hapishane dışında geçirmek isteyen Jeong-hye bir koro gurubu kurar, ve Moon Ok koro şefi olur. Çok geçmeden bu gurubun yaptığı müzik koğuş arkadaşlarını ve hapishane görevlilerini etkilemeye başlar.

Film, Kore tarihinde yaşanmış gerçek bir olayı anlatıyor.. Haziran 1950′de Kuzey ve Güney Kore arasında savaş başlar. İçlerinde cinayetten hüküm giymiş Gap Su’nun (Kwone Sang-woo) da bulunduğu, hiçbir askerlik deneyimi olmayan bir grup genç Güney Koreli öğrenciler cepheye gönderilir.71 kişiden oluşan bu genç grubun görevi, Kuzey Koreliler’i Nakdong Nehri civarında durdurmaktır...

Hae-won, 30'lu yaşlarında, hayatını kariyerine adamış bir genç kadındır. Seul'de tek başına yaşayan Hae-won bir cinayete tanıklık eder. İş yaşamında da şansı dönen Hae-won elini nereye atsa hep karmaşık durumların içine düşmektedir.Çalıştığı banka onu zorunlu bir "tatil"e gönderince, Hae-woe çocukken büyükbabasını ziyarete gittiği Moodo isimli adaya yolculuk yapmaya karar verir. Burada çocukluk arkadaşı Bok-nam ile karşılaşır. Daha önce kendisi ile hep iletişime geçmeye çalışan iyi niyetli Bok-nam'ın adadaki insanların alay malzemesi olduğunu görünce kısa çaplı bir şok yaşar. Zulüm gören Bok-nam'ın tek istediği adadan kaçabilmektir, bu konuda Hae-won'un yardımını ister. Genç kadın ise hayatının yeterince karmaşık olduğunu düşündüğünden bu duruma karışmak istemez. Adadan Hae-won'un ihmali yüzünden ayrılamayan Bok-nam intikam planları kurmaya başlar.